Hukukta koruma tedbiri
Tehlike bir zararın ortaya çıkabilme ihtimalidir ve hukuk tehlikeli halleri göz önünde bulundurarak bunlara karşı bazı çarelere başvurur.
Tehlike mevcut ancak suç henüz iÅŸlenmemiÅŸse suçun iÅŸlenmesini önlemek veya tehlikeyi gidermek amacıyla “önleme tedbiri“ne baÅŸvurulabilir. Bu tedbiri kural olarak idari makamlar alır.
Örnek; PVSK M.9 /  Polis, tehlikenin veya suç işlenmesinin önlenmesi amacıyla usûlüne göre verilmiş sulh ceza hâkiminin kararı veya bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde mülkî âmirin vereceği yazılı emirle; kişilerin üstlerini, araçlarını, özel kâğıtlarını ve eşyasını arar; alınması gereken tedbirleri alır, suç delillerini koruma altına alarak 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre gerekli işlemleri yapar.
Hükme göre kolluk suçu önleyebilir. Ancak burada bazı dikkat edilmesi gereken noktalar mevcuttur. Eğer suçun icra hareketlerine başlanmış, işlenmeye devam ediyor veya işlenmiş ise bu durumda önlemek mümkün değildir.
Bir suç iÅŸlenmiÅŸ ise bu durmda bunu aydınlatmak ve faillerini bulmak için delil gereklidir. Bunun için ‘koruma tedbiri‘ yoluna müraacat edilir.
Koruma tedbirleri’nin insan hak ve hürriyetlerine önemli ölçüde müdahalesinden dolayı sadece kanunlarda deÄŸil milletlerarası sözleÅŸmelerde ve anayasalarda da düzenlenmiÅŸtir. ( Ä°nsan Hakları Evrensel Beyannamesi m.9 / Ä°nsan Hakları Avrupa SözleÅŸmesi m.3 / BirleÅŸmiÅŸ Milletler Medeni ve Siyasi Haklar AntlaÅŸması m.7 / Türk Anayasası – Bölüm 2: KiÅŸinin Hakları ve Ödevleri )
Koruma Tedbirlerinin Ortak Özellikleri
- Yasal Dayanak Bulunması: İnsan hak ve özgürlüklerine ciddi müdahaleler taşıyan bu tedbirlere başvurabilmek için tedbire başvurmanın şartları ve usulü kanunda gösterilmelidir.
Anayasa m. 13 – (Değişik: 3/10/2001-4709/2 md.)
Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.
AÄ°HS m. 5 / 1. Herkesin kiÅŸi özgürlüğüne ve güvenliÄŸine hakkı vardır. AÅŸağıda belirtilen haller ve yasada belirlenen yollar dışında hiç kimse özgürlüğünden yoksun bırakılamaz; [……] - Suç Şüphesinin Belli Bir YoÄŸunlukta Olması: SoruÅŸturma evresi bir “şüphe” ile baÅŸlar. Muhakemenin devam etmesi şüphenin kuvvetlenmesiyle olur ve kesinleÅŸmesiyle sona erer. Suç şüphesi delile dayanmak zorundadır. Şüphenin tasnifi delilin kuvvetine göre yapılarak “basit şüphe, makul şüphe, yeterli şüphe ve kuvvetli şüphe” derecelerinden bahsedilir– Basit Şüphe: Fiil kovuÅŸturulabilir bir nitelik arzediyorsa basit şüpheden bahsedilir. Şüphenin en basit derecesidir. Ortada böyle bir şüphe yokken ceza muhakemesi soruÅŸturmasının baÅŸlatılması ve koruma tedbirine müraacat edilmesi halinde bu iÅŸlemin kaynağı hukuki olmadığından keyfilik olarak deÄŸerlendirilmesi söz konusu olacaktır.
CMK m. 160 – (1) Cumhuriyet savcısı, ihbar veya baÅŸka bir suretle bir suçun iÅŸlendiÄŸi izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen iÅŸin gerçeÄŸini araÅŸtırmaya baÅŸlar.– Makul Şüphe: Basit şüphenin daha yoÄŸun hali “Makul Şüphe” olarak nitelendirilir.”Koruma tedbirine müraacat edilebilmesi için soruÅŸturma veya kovuÅŸturma konusu suçun iÅŸlendiÄŸine ve tedbire müraacat edilmesinde yarar bulunduÄŸuna iliÅŸkin belirli derecede bir şüphenin bulunması aranır. Tedbirin türüne göre aranan şüphenin derecesi “makul” veya “kuvvetli” şüphe olabilecektir. KiÅŸilerin temel hak ve özgürlüklerine müdahale edilmesinin dayanağını oluÅŸturan bu şüphenin, soruÅŸturmanın baÅŸlangıcında aranan baÅŸlangıç şüphesinden yoÄŸun bir şüphe olması zorunludur.” ( YCGK, 25.11.2014, 9-610/512 )Ä°HAM’a göre şüphenin makul olabilmesi için olaydan soyut bir kiÅŸiyi inandırma kuvvetine malik, fiile ait kanıt, belge veya herhangi bir bulgunun olması gerekir. (Ä°HAM, 30.08.1990, Fox, Campbell ve Hartley/BirleÅŸik Krallık Kararı)
CMK m. 161’e göre şüpheli veya sanığın üstü, eÅŸyası, konutu ve iÅŸyerinde arama yapılabilmesini gerektiren makul şüphe şüpheli veya sanığın aramaya konu suçu iÅŸlemiÅŸ olabileceÄŸi noktasında da makul şüphenin varlığını gösterir.– Yeterli Şüphe: SoruÅŸturma makamının eldeki edilen delillere göre yaptığı deÄŸerlendirmede “şüphelinin mahkum olma ihtimalinin beraat etme ihtimalinden fazla olması hali“nde yeterli şüphenin varlığından söz edilir.
– Kuvvetli Şüphe: Mevcut delillere göre, yapılacak muhakeme sonunda sanığın mahkum olma ihtimali kuvvetle muhtemel ise “kuvvetli şüphe”den söz edilir.
- Hükümden Önce Temel Bir Hakkı Sınırlaması: Devletin şahıs haklarına müdahalesinin nedeni, şüpheli ya da sanıkların işledikleri suçun aydınlatılması, ispatlanması konusunda devletle işbirliği yapmalarının mümkünsüzlüğüdür.
- Geçici Olması: Koruma tedbirleri ancak hüküm kesinleşinceye kadar uygulama alanı bulabilirler. Bir diğeri de koruma tedbiriyle elde edilmek istenen amacın gerçekleşmesi veya gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması ile koruma tedbiri sona ere. Mesela; yakalama koruma tedbiri tutuklama koruma tedbiri kararı verilmesiyle sona erer. Beraat, düşme, mahkumiyet veya esastan red kararı verilince tutuklama koruma tedbiri kararı sona erer.
- Gecikmede Sakınca Varsa Savcı Kararı Bulunması: Kural olarak hükümden önce temel bir hakkın sınırlandırılması söz konusu olduğundan hakim kararı gerekir. Ancak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde pek çok koruma tedbirine savcı veya kolluk amirinin karar vermesi de mümkündür.
- Oranlılık Bulunması: Uygulanan tedbirin ölçülü olduÄŸundan bahsedilebilmesi için, tedbir nedeniyle yapılan hak sınırlaması ve bu hak sınırlamasının etkileri ile soruÅŸturma konusu suç, bu suça iliÅŸkin deliller arasında makul bir dengenin bulunması gerekir. [Öztürk-Tezcan-Erdem-Gezer-Kırıt-Özaydın-Akcan-Tütüncü s.437 / Åžahin Cumhur s. 266 / Centel, Nur/Zafer, Hamide s. 340] Hukuk devleti olamının gereÄŸi, özgürlük kısıtlamasının ÅŸartları gerçekleÅŸse dahi, bireyin bu kısıtlamadan en az zararla kurtulması amaçlanmalıdır.  Anayasa m. 13’te “sınırlamalar … ölçülülük ilkesine aykırı” olamaz denilmektedir.