Yargıtay 8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/5647 Karar No: 2016/6710
Karar tarihi: 13.04.2016
“Aile Mahkemesi”
… ile … aralarındaki mal rejiminden kaynaklanan alacak davasının reddine dair … Aile Mahkemesi’nden verilen 17.12.2013 gün ve 951/795 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı … , boşanma davası ile birlikte açılıp tefrik edilen davada, dava dilekçesinde belirtilen mallar nedeniyle mal rejiminin tasfiyesi ile alacak isteğinde bulunmuştur.
Davalı … vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalı adına kayıtlı … plakalı aracın aynen devri ya da bedeli 10.000,00 TL’nin ödenmesi davasının konusuz kalmış olması nedeniyle bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, davalı adına kayıtlı… ve … ye ait iki adet hayat sigortası poliçesinin birikmiş mevduatının yarısı olan 25.000,00 TL nin ödenmesine yönelik davasının ise, davalının dava konusu sigorta poliçelerindeki iştira haklarını boşanma davasından sonraki bir tarihte kullanması ve sigortadan aldığı paraları mal rejiminin sona ermesinden sonra mal varlığı içine katması dolayısıyla iştira bedeli olan miktarların tasfiye konusu yapılabilir duruma gelmemesi nedeniyle davacının dava konusu sigorta birikimlerinden dolayı davalıdan herhangi bir hak talep etmesi imkanı bulunmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
4721 sayılı TMK’nun 222. maddesi hükmüne göre; belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır. Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal kabul edilir. Aynı Kanun’un 219/5. maddesine göre ise; edinilmiş malların yerine geçen değerler edinilmiş mal, 220/4. maddeye göre de, kişisel malların yerine geçen değerler de kişisel mal sayılır. Bu durum, kanun koyucunun kabul ettiği, mal rejiminin tasfiyesi davalarında ki ispat ve ikame kurallarıdır.
Açıklanan bu kanuni düzenlemelere göre; bireysel emeklilik sonucu yapılan toplu ödeme ya da irat şeklindeki maaş ödemelerinin hangi mal grubundan sayılacağı, bireysel emeklilik için ödenen primlerin ait olduğu mal grubuna göre belirlenir. Bireysel emeklilikte biriken para, primleri edinilmiş mal grubundan karşılanmışsa edinilmiş mal, kişisel mal grubundan karşılanmışsa da kişisel mal sayılacaktır. Primlerin hangi eş tarafından veya hangi mal grubundan ödendiğinin kanıtlanamaması durumunda ise, az yukarı da açıklanan TMK’nun 222.maddesinin 2 ve 3.fıkraları göz önünde bulundurularak mal rejiminin tasfiyesi gerçekleştirilmelidir.
Açıklamalar doğrultusunda tasfiyenin yapılabilmesi için, iddia ve savunma çerçevesinde, prim ve emeklilik ödemelerine ilişkin belgeler bulunduğu yerlerden getirtilerek hüküm kurulurken göz önünde bulundurulmalıdır. Belirtilen ilke ve esaslara göre değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için ihtiyaç duyulması halinde konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır.
Somut olaya gelince; eşler, 26.07.1990 tarihinde evlenmiş, 09.02.2010 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK’nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TKM 170.m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın 10, TMK 202/1.m). Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (4721 s.lı TMK 179 m).
Kural olarak mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan edinilmiş mallar, tasfiye anındaki değerlenimle hesaba katılırlar (TMK. md. 235/1). Eşlerin kişisel malları ile edinilmiş malları, mal rejiminin sona ermesi anındaki durumlarına göre ayrılır (TMK. md. 228/1). Bu açıklamalara göre belirlenebilir beklemeceli hakların da mal rejiminin tasfiyesi sırasında göz önünde bulundurulması gerekir. Yargıtay’ın ve Dairemizin uygulaması da bu yöndedir.
Dava konusu yapılan bireysel emeklilik sisteminde biriken iştira bedelinin mal rejiminin sona erdiği tarihte belirlenmesi mümkün olduğu gibi sistemden çıkılmasını yasaklayan herhangi bir kanuni düzenleme de bulunmamaktadır. Mal rejiminin sona erdiği 09.02.2010 tarihi itibariyle davalı eşin sistemden ayrılması halinde ödenebilecek iştira bedelinin ilgili sigorta şirketlerinden sorularak belirlendikten sonra bu miktar mevcut kabul edilerek yukarıda açıklanan ilke ve esaslar doğrultusunda mal rejiminin tasfiyesine ve davacı eşin alacak miktarının hüküm altına alınmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının bu nedenle kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 426,95 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 13.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.