Yargıtay 22. HD.
E. 2017/39469 K. 2020/6577
T. 11.6.2020
“8. Hukuk Dairesi”
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Davalı vekilince sunulan belgeler 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 334., T.C. Anayasa’sının 90. ve … İnsan Hakları Sözleşmesinin ’nin 6. maddeleri kapsamında değerlendirildiğinde; davalı Şirketin bu dosyanın temyizine özgü olarak adli yardıma müstehâk olduğu anlaşıldığından, adli yardım talebinin kabulü ile temyiz incelemesinin (ilerde haksız çıkacak taraftan tahsil edilmek üzere) harçsız yapılmasına karar verildi.
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı vekilince istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 11/06/2020 Perşembe günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına vekili Avukat … geldi. Karşı taraf adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, davalının … 31. İcra Dairesi’nin 2013/24957 esas sayılı dosyası ile aleyhine yürüttüğü 110.000,00 TL miktarındaki icra takibi nedeniyle düzenlenen ödeme emrine 19.11.2013 tarihinde itiraz ettiğini; itiraz dilekçesinde müvekkili ile Üniversal Sağlık Yatırımları Holding A.Ş. ve Üniversal Hospitals … Sağlık Hizmetleri Tic. San. Ltd. Şti. arasında her hangi bir işçi-işveren ilişkisinin mevcut olmadığını ve alacaklının huzurdaki davanın davalısı … Üniversal Sağlık Hizmetleri … Şirketi’nin çalışanı olduğunu ve talebi gibi alacaklı olduğunu kabul ettiğini; borçlu şirketin ilgili kayıtları tetkik edildiğinde müvekkilinin kayıtlarda mevcut alacağının olduğunu, alacağın en kısa sürede bu takiple bağlantısız şekilde ödeneceğinden ve bu takibe takipte haklı oldukları halde itiraz ettiklerinden söz ettiğini; müvekkilinin ücret alacaklarının ödenmediği için takibe geçtiğini; davacı alacaklının, davalı işveren nezdinde 04.10.2012 tarihinden sözleşmesinin sebepsiz ve haksız şekilde feshedildiği 03.11.2013 tarihine kadar nöroloji uzmanı doktor olarak çalıştığını; davalının aylık anlaşılan minimum bedel olan 10.000,00 TL üzerinden davacının ücretlerinin ödendiğini ispat etmesi gerektiğini; müvekkilinin icra takibinde de belirtildiği gibi davalı şirketten 110.000,00 TL alacağı bulunduğunu iddia ederek itirazın iptalini ve % 20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davacının işe giriş tarihinin davacıya ait sigortalı işe giriş bildirgesi ile sabit olduğu üzere 12.11.2012 tarihi olduğunu; davacının müvekkili hastanede hak ediş usulü ile çalıştığını; hak edişi baktığı hasta sayısı üzerinden belirlendiğini; davacının baktığı hasta sayısının çok az olması ve hastanenin kazancının çok düşük olmasından dolayı ilk aylarda avans ödemeleri yapılmış ise de daha sonra hasta potansiyelinin ve buna bağlı olarak kazancın azalması nedeni ile hak edişlerinin düştüğünü; müvekkili hastane kayıtları celp edildiğinde davacının bakmış olduğu hastaların çok yoğun olmaması nedeni ile davacının hiçbir zaman 10.000,00 TL’yi karşılar nitelikte bir hak edişe ulaşamadığının görüleceğini; davacıya şimdiye kadar yapılan ödemelerin de ileride doğacak hak edişinden mahsup edilmek üzere avans olarak ödendiğini; son aylarda baktığı hasta sayısının oldukça düşük olması nedeni ile hak ediş alacağının bulunmadığını; müvekkili şirketin son yıllarda hasta potansiyelinin çok az olması nedeni ile ekonomik olarak zorluğa düştüğünü; giderlerini dahi karşılayamaz hale gelmiş olmakla, zarara uğraması nedeni ile ilgili kurumlara gerekli bildirimler yapılmak suretiyle faaliyetini durdurmak zorunda kaldığını; müvekkili hastanenin faaliyetine devam edememesi nedeni ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge Çalışma Müdürlüğü ile Türkiye İş Kurumu’na yazılar yazılarak hastanenin faaliyetine son vermesi nedeni ile işçilerin iş sözleşmelerinin 4857 sayılı Iş Kanunu’nun 29. Maddesine göre feshedileceğinin bildirildiğini; davacının da müvekkili hastanede fiilen 11.08.2013 tarihine kadar çalıştığının kabulü ile değerlendirme yapılmasını talep ettiklerini; ücret alacaklarında talep olunması gereken faiz türü piyasada bankalarca mevduata fiilen ve reel olarak uygulanan faiz oranı olduğunu, 2011 yılından itibaren bu oranın % 4,75 ila % 7,25 arasında değişkenlik gösterdiğini; hem iddia edilen aylık ücret miktarının müvekkili şirket kayıtları ile bağdaşmamakta olması hem de davacının hak ediş alacağının olup olmadığının yapılacak yargılama neticesinde ancak belirlenebilecek olması ve hizmet süresinin de ihtilaflı olması nedeni ile dava konusu alacak kaleminin yargılamayı gerektirdiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu :
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge adliye mahkemesince, davalının sekiz günlük istinaf süresi içinde sunduğu istinaf dilekçesinde açık bir sebep belirtmemiş olması, yapılan yargılama ve karar ile ilgili davalı yönünden kamu düzenine ilişkin hukuka aykırı bir yönün de olmadığı gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz başvurusu :
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Alacaklının genel haciz yoluyla … İcra Dairelerinde başlattığı takibe karşı borçlu, yasal süresinde icra dairesine … İcra Dairelerinin yetkisine,borca ve faize itiraz etmiştir.
Alacaklı tarafça borçlunun yetki itirazı kabul edilerek, dosya yetkili … İcra Dairesine gönderilmiş ve yetkili icra dairesince de borçluya yeniden ödeme emri düzenlenmiş ise de ödeme emri borçluya tebliğ edilmemiştir.
Kural olarak yetkili icra dairesine gelen icra dosyası ilk takip dosyasının devamıdır. Zira zamanaşımının hesabında ilk takip tarihi nazara alınacağı gibi, bundan başka anlaşılması gereken şey, alacaklının yetkisiz icra dairesindeki dava dilekçesi hükmünde olan takip talebi, buna bağlı olarak gönderilen ödeme emri, takip şekli değiştirilemez. Ne var ki, yetkisiz icra dairesindeki borçlunun kabulü dışındaki hiçbir takip işlemi yetkili icra dairesince geçerli sayılamaz. Bu nedenledir ki, yetkili icra dairesinde borçluya, takibin başlamasını sağlayan yeni bir ödeme emri tebliği zorunludur. Alacaklı taraf icra takip dosyasının yetkili icra Dairesi’ne intikalini sağladıktan sonra, borçluya yeni bir ödeme emri tebliğ ettirmeden, ortada mevcut ve geçerli bir icra takibi olmaması sebebiyle itirazın iptali davası koşulları oluşmadığından bu davanın dinlenmesi mümkün değildir. Bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ve bu karara karşı istinaf başvurusunu esastan reddeden bölge adliye mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin ise kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, davalı yararına takdir edilen 2.540,00 TL duruşma vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 11.06.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.